Ticari faaliyetlerde karşılaşılan risklerden biri de yapılan mal veya hizmet satışlarına ilişkin alacakların zamanında tahsil edilememesidir. Özellikle bazı durumlarda bu alacakların tahsilinin mümkün olup olmayacağı şüpheli hale gelir ve işletmeler bu tür alacaklar için muhasebe kayıtlarında “şüpheli alacak karşılığı” ayırmak isteyebilir.
Peki, şüpheli alacak karşılığı ne zaman ayrılabilir? Hangi koşullarda ayrılması mümkündür? Hangi durumlarda Vergi Usul Kanunu buna izin vermez? Bu yazıda, bu sorulara yanıt veren resmi özelgeye dayanarak genel çerçeveyi açıklıyoruz.
Şüpheli Alacak Nedir?
Vergi Usul Kanunu’nun 323. maddesine göre, ticari veya zirai kazancın elde edilmesi ve sürdürülmesiyle ilgili olmak kaydıyla;
- Dava veya icra takibine konu olan alacaklar,
- Protesto edilmiş ya da yazılı olarak birden fazla kez istenmesine rağmen ödenmemiş ve dava veya icra takibine değmeyecek kadar küçük olan alacaklar,
şüpheli alacak olarak kabul edilir ve bu alacaklar için karşılık ayrılabilir.
Ancak burada önemli bir nokta vardır: Alacağın şüpheli olarak kabul edilebilmesi için mutlaka ciddi bir şekilde icra takibine veya dava sürecine başvurulmuş olması gerekir. Sadece şekli başvurular bu kapsama girmez.
Örnek Olay Üzerinden Değerlendirme
Her şey dahil konaklama hizmeti sunan bir firmanın, sezon öncesinde vadeli çekler karşılığında mal aldığı tedarikçiden ürünleri teslim alamaması ve bu nedenle tedarikçiye dava açması üzerine yaşanan süreçte Gelir İdaresi Başkanlığı şu yorumu yapmıştır:
- İlgili dönemde düzenlenen iade faturaları, söz konusu alacağın kazançla doğrudan ilişkili olmadığı gerekçesiyle, şüpheli alacak kapsamında değerlendirilemez.
- Ancak, çeklerin başka bir kişi tarafından tahsil edilmesi ve bu kişi lehine ödeme yapılmak zorunda kalınması halinde, alacağın söz konusu şirkete karşı tahsil edilememesi durumunda, yukarıda belirtilen şartların sağlanması koşuluyla ilgili dönemde şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün olabilir.
Borçlu ve kefili hakkında aynı anda icra takibi başlatılması halinde alacaklı…
Hangi Dönemde Karşılık Ayrılmalı?
Vergi mevzuatına göre, şüpheli hale gelen alacaklar için karşılık, mutlaka ilgili yıl içinde ayrılmalıdır. Eğer bu yapılmazsa, takip eden yıllarda geriye dönük olarak şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün değildir. Bu nedenle zamanında hareket etmek çok önemlidir.
Temel Kriterler Neler?
- Alacak, tahsil edilmesi şüpheli hale gelmiş olmalı.
- Ticari faaliyetle doğrudan bağlantılı olmalı.
- Teminatsız olmalı veya varsa teminat düşüldükten sonra kalan tutar için karşılık ayrılmalı.
- Dava veya icra takibi başlatılmış ve bu süreç ciddi şekilde takip edilmiş olmalı.
- Alacağın ilgili dönemde şüpheli hale gelmiş olması ve karşılığın da aynı dönemde ayrılmış olması gerekir.
Sonuç
Şüpheli alacak karşılığı ayrılmak istenen durumlarda, Vergi Usul Kanunu’nun açık hükümlerine uygun hareket edilmesi gerekir. Ticari faaliyetlerle doğrudan bağlantılı olmayan, iade faturaları veya farklı huku
Değersiz Alacakla Şüpheli Alacağı Karıştırmayın!
ÖRNEK ÖZELGE
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı
Gelir Kanunları Usul Grup Müdürlüğü
Sayı | : | 27575268-105[323-2019-579]-204293 | 01.07.2021 | |
Konu | : | Şüpheli ticari alacak karşılığı ayrılması hk. | ||
İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eklerinin incelenmesinden;
– Herşey dahil sistemle konaklama hizmeti veren şirketinizin, faaliyeti gereği ihtiyaç duyduğu malzemeleri turizm sezonu başlamadan önce tedarikçi firmalardan bedeli vadeli çek düzenlenmek suretiyle satın aldığı ve ihtiyaç duyulan zamana kadar tedarikçi firmaların depolarında muhafaza ettirdiği,
– Tedarikçilerden … A.Ş. ile yapılan sözleşmeye konu emtia için tedarikçi tarafından 26/2/2019 tarihli ve 6/3/2019 tarihli faturaların düzenlendiği, buna karşılık şirketinizce toplam 3.101.355,00 TL miktarında 7 adet (30/3/2019, 30/4/2019, 30/5/2019, 1/7/2019, 31/7/2019, 30/8/2019 ve 30/9/2019 tarihli) çek verildiği, ilk dört adet çekin yapılan teslimler karşılığında ödendiği,
– 30/6/2019 tarihinde tedarikçiden fatura karşılığı kalan bakiye ürünlerin tamamının sevkinin talep edildiği, ancak teslimi gereken ürünlerin hiçbirisinin teslim edilmediği ve muhatabın da bulunamadığı,
– Teslim edilmeyen mallar nedeniyle toplam 1.341.355,00 bedelli üç adet çek için bedelsiz kalmalarından dolayı ihtiyati tedbir talepli menfi tespit davası açıldığı ve 5/7/2019 tarihli ve E:2019/264 sayılı kararla, üç adet çek için teminat yatırılması koşuluyla, ibraz eden …. A.Ş. olur ise bu şirkete ödenmesini engeller mahiyette tedbiren ödemeden men’ine, ve dava tarihi olan 5/7/2019 tarihinden sonra bu çeke istinaden davalı … A.Ş. tarafından başlatılması muhtemel icra takibinin şirketiniz yönünden tedbiren durdurulmasına karar verildiği,
– Şirketinizin de satın aldığı ve çek tanzim ederek bedelini ödediği ancak tedarikçi tarafından teslim edilmeyen mallar için 4/7/2019 tarihli toplam KDV dahil 1.196.460,09 TL tutarında iki adet iade faturası düzenleyerek iade edilen malların bedelini talep ettiği, ancak tedarikçi firmanın finansman sıkıntısı nedeniyle iade edilen malların bedelini şirketinize ödeyemediği, bunun üzerine, şirketinizin de tedarikçi firma hakkında alacağın tahsili amacıyla haciz tatbikatı başlattığı ve haciz işleminin itirazsız kesinleştiği
anlaşılmış olup, şirketinizin düzenlemiş olduğu iade fatura bedelinin tahsili amacıyla 23/7/2019 yılında başlattığı ve kesinleşen icra işlemi sonucu, verilmiş olan çeklerin ödenmemesi hususunda yaşanan yargısal süreç dikkate alındığında, 2019 yılında şüpheli alacak karşılığı ayrılıp ayrılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun,
– (3/B) maddesinde, “B) İspat: Vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya, ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır…”,
– 323 üncü maddesinde, “Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla;
1. Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar;
2. Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar;
şüpheli alacak sayılır.
Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir.
Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda bu karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder.
Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kar zarar hesabına intikal ettirilir.“
hükümlerine yer verilmiştir.
Bu hükümlere göre, ticari kazancın elde edilmesi veya idame ettirilmesi ile ilgili olarak dava veya icra safhasında bulunan alacaklarla, yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş olan dava ve icra takibine değmeyecek derecedeki küçük alacaklar şüpheli alacak sayılmakta ve münhasıran maddede belirtilen şartları haiz alacaklar için karşılık ayrılması mümkün bulunmaktadır.
Mahkemeye dava veya icra merciine takip dilekçesinin verilmiş olması, alacağın dava veya icra safhasına intikal ettiğini göstermektedir. Ancak, şekli bir başvuru alacağın şüpheli sayılması için yeterli değildir. Bir alacağın dava veya icra safhasında olduğunun kabulü için mahkemeye dava veya icra merciine takip için dilekçe verilmiş olması ve gerek mahkemeye gerek icra merciine yapılan başvuruların ciddiyetle takip edilmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan, şüpheli alacak karşılığı ayrılmasında temel unsur, ortada bir alacağın (teminatsız) söz konusu olması, alacağın ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olması, bu kapsamda da işletme kayıtlarına hasılat olarak girmiş veya ticareti yapılan/yapılacak mal veya hizmetin doğrudan maliyetiyle ilgisinin olması ve bu mahiyetteki alacağın tahsilinin şüpheli hale gelmiş bulunmasıdır.
Ayrıca, şüpheli alacak karşılığı ayırıp bunu gider kaydetme imkânının sadece ticari ve zirai işletmelere tanınmış olmasının nedeni ticari ve zirai kazançlarda, elde etmenin tahakkuk esasına bağlanmış olmasıdır. Bunun sonucu olarak, ticari ve zirai işletme bünyesinde satılan mal ve hizmetin bedeli henüz tahsil edilmeden hasılata intikâl ettirilmekte ve dönem kârının oluşumunu etkilemektedir. Satış bedeli veya hasılatın henüz alacak aşamasında iken kârın hesaplanmasında dikkate alınmış olması, sonradan bunların işletme tarafından tahsilinin şüpheli hale gelmesi durumunda dönem kârının fazla hesaplanması sonucunu doğurmaktadır. Bu durumun giderilmesi için, alacağın işletmeye girme ihtimalinin kaybolduğu anda zarar yazılması mümkündür. Kısaca, şüpheli alacağın zarar kaydı, esas itibariyle, kazanç tespitindeki tahakkuk esasını düzenleyen bir esastır.
Buna göre, somut durumda, daha önce faturası düzenlenen ancak teslim edilmeyen mal alımlarınıza ilişkin olarak, başvurunuzda belirtilen gerekçelerle, ilgili dönem kazancınızla ilişkilendirilmeksizin kayıtlarınızın düzeltilmesine yönelik olarak düzenlediğiniz faturalarda yer alan tutarlar için, yapılan icra takibi nedeniyle şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün bulunmamaktadır.
Bununla birlikte, söz konusu tedbir kararına konu üç adet çek için … A.Ş. dışında başka birine ödeme yapılmak zorunda kalınması halinde, ödeme yapılan tutarlar için, ancak çeklerin keşide edildiği adı geçen şirket nezdinde yukarıda belirtilen çerçevede takibine ve Kanunun 323 üncü maddesi uygulamalarında öngörülen şartların sağlanmasına bağlı olarak, şartların sağlandığı ilgili dönemde şüpheli ticari alacak karşılığı ayrılması mümkündür.
Ayrıca, şüpheli alacaklar için dava veya icra takibine başlanıldığı yılda karşılık ayrılması gerekmekte olup, şüpheli hale geldiği hesap döneminde karşılık ayrılmayan alacaklar için daha sonraki dönemlerde şüpheli alacak karşılığı ayrılamayacağı tabiidir.
Kaynak: GİB Özelge Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. karenaudit veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.