Türkiye’de ticari faaliyet yürüten işletmeler için alacakların tahsili, finansal yönetimin en kritik unsurlarından biridir. Ancak bazı durumlarda, borçlunun yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle alacakların icra veya dava yoluyla takibi gerekebilir. Bu noktada, Vergi Usul Kanunu’nun (VUK) 323. maddesi kapsamında şüpheli alacak karşılığı ayrılması hususu gündeme gelmektedir.
Şüpheli Alacak Kavramı
VUK’un 323. maddesine göre şüpheli alacak sayılabilmesi için şu koşullar aranır:
- Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar,
- Protesto edilmiş veya yazılı olarak birden fazla talep edilmiş olmasına rağmen ödenmeyen ve belirlenen parasal sınırı (2025 yılı için 20.000 TL) aşmayan küçük alacaklar.
Bu şartları taşıyan alacaklar için değerleme gününde karşılık ayrılabilir. Ancak karşılığın ayrılabilmesi için alacağın gerçekten şüpheli hale gelmiş olması ve bu durumun icra/dava yoluyla takip edilmesi gerekir.
Teminatlı Alacaklarda Şüpheli Alacak Karşılığı
Kanun, teminatlı alacaklarda şüpheli alacak karşılığını yalnızca teminattan arta kalan kısmı ile sınırlamıştır. Yani ipotek, rehin, haciz, banka teminat mektubu veya kefalet gibi güvencelerle teminat altına alınmış alacaklarda, teminatın sağladığı güvence dışında kalan miktar için şüpheli alacak karşılığı ayrılabilir.
Burada dikkat edilmesi gereken husus, kefalete bağlı alacakların teminatlı kabul edilmesidir. Dolayısıyla borçlu yanında kefil de bulunuyorsa, alacak teminatlı sayılır. Ancak kefile karşı yürütülen icra takibinin sonuçsuz kalması halinde, alacağın teminatsız hale geldiği kabul edilir ve bu aşamadan sonra şüpheli alacak karşılığı ayrılabilir.
Uygulamada Kefil ve Borçluya Karşı İcra Takibi
Somut olayda, kiraya verilen okulun kira borcunun ödenmemesi nedeniyle hem asıl borçlu kiracı hem de müteselsil kefil hakkında aynı anda icra takibi başlatılmıştır. Bu durumda;
- Alacak, kefalet nedeniyle teminatlı alacak niteliğindedir.
- Kefil nezdinde yapılan icra takibi sonuçsuz kaldığı takdirde, alacak teminatsız hale gelir.
- Bu aşamadan sonra, borçlu (kiracı) nezdinde dava veya icra takibinin devam etmesi halinde, şüpheli alacak karşılığı ayrılabilmesi mümkün hale gelir.
Sonuç
Şüpheli alacak karşılığı ayrılabilmesi için:
- Alacağın ticari kazancın elde edilmesiyle ilgili olması,
- Alacağın dava veya icra safhasında bulunması,
- Teminatlı alacaklarda, teminatın ortadan kalkmış olması,
- Takip sürecinin ciddiyetle sürdürülmesi,
gerekir. Bu şartların sağlanması halinde, borçlu ve kefile karşı başlatılan takibin sonuçlarına göre, teminatsız hale gelen alacak kısmı için şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkündür.
Soru-Cevap (10 Soru & 10 Cevap)
S1: Şüpheli alacak karşılığı nedir?
C1: Tahsilinde ciddi risk bulunan dava veya icra safhasındaki alacaklar için pasifte ayrılan karşılıktır.
S2: Hangi alacaklar şüpheli alacak sayılır?
C2: Dava/icra aşamasındaki alacaklar ve küçük tutarlı protestolu alacaklar şüpheli sayılır.
S3: Kefaletle güvence altına alınan alacak şüpheli sayılır mı?
C3: Kefalet alacağı teminatlı hale getirir. Kefil takibi sonuçsuz kalırsa alacak teminatsız olur.
S4: Teminatlı alacaklarda karşılık ayrılabilir mi?
C4: Sadece teminattan arta kalan kısım için karşılık ayrılabilir.
S5: Kiraya verilen taşınmazlardan doğan alacaklar için karşılık ayrılabilir mi?
C5: Evet, kira gelirine ilişkin alacak dava veya icra safhasında ise karşılık ayrılabilir.
S6: İcra başvurusu yeterli midir?
C6: Hayır, başvurunun ciddiyetle takip edilmesi gerekir.
S7: Şüpheli alacak karşılığı ayrılması zorunlu mudur?
C7: Hayır, isteğe bağlıdır. Ancak ayrılırsa gider yazılabilir.
S8: Teminat türleri nelerdir?
C8: Ayni teminatlar (ipotek, rehin) ve şahsi teminatlar (kefalet, garanti) olarak ikiye ayrılır.
S9: Şüpheli alacak karşılığı tahsil edilirse ne olur?
C9: Sonradan tahsil edilen tutar, tahsil edildiği dönemde kâr olarak kaydedilir.
S10: Kefil ve borçluya aynı anda icra takibi yapılması halinde süreç nasıl işler?
C10: Önce alacak teminatlıdır, kefil takibi sonuçsuz kalırsa teminatsız hale gelir ve karşılık ayrılabilir.
ÖRNEK ÖZELGE
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı
Gelir Kanunları Usul Grup Müdürlüğü
Sayı | : | 11395140-105[VUK-1-23670]-1098808 | 29.09.2022 | ||
Konu | : | Borçlu ve kefili hakkında aynı anda icra takibi başlatılması halinde alacaklı tarafından şüpheli alacak karşılığı ayrılıp ayrılamayacağı. | |||
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; şirketinizin gelirinin sadece kira geliri olduğu, kiraya verdiğiniz okulun kira ödemelerini 2019 yılında tahsil edemediğiniz için asıl borçlu kiracı ve müteselsil kefil hakkında aynı zamanda icra takibi başlattığınızdan bahisle, söz konusu icra takibine konu alacaklarınız için şüpheli alacak karşılığı ayrılıp ayrılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 323 üncü maddesinde, “Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla;
1. Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar;
2. Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan ve 3.000 (534 Sıra No.lu V.U.K Genel Tebliği ile 1.1.2022’den itibaren 4.000-TL) Türk Lirasını aşmayan alacaklar;
şüpheli alacak sayılır.
Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir.
Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda bu karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder.
Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kar zarar hesabına intikal ettirilir.” hükümlerine yer verilmiştir.
Bu hükümlere göre, ticari kazancın elde edilmesi veya idame ettirilmesi ile ilgili olarak dava veya icra safhasında bulunan alacaklarla, yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş olan dava ve icra takibine değmeyecek derecedeki küçük alacaklar şüpheli alacak sayılmakta ve münhasıran maddede belirtilen şartları haiz alacaklar için karşılık ayrılması mümkün bulunmaktadır.
Ayrıca, şüpheli alacak karşılığı ayrılmasında temel unsur, ortada bir alacağın olması ve bu alacağın tahsilinin mezkûr maddede belirtilen kapsamda şüpheli hale gelmiş bulunmasıdır. Mahkemeye dava veya icra merciine takip dilekçesinin verilmiş olması, alacağın dava veya icra safhasına intikal ettiğini göstermektedir. Ancak, şekli bir başvuru alacağın şüpheli sayılması için yeterli değildir. Bir alacağın dava veya icra safhasında olduğunun kabulü için mahkemeye dava veya icra merciine takip için dilekçe verilmiş olması ve gerek mahkemeye gerek icra merciine yapılan başvuruların ciddiyetle takip edilmesi gerekmektedir.
Mezkur Kanun hükmü, teminatlı alacaklarda bu karşılığı teminattan geri kalan miktarla sınırlamakta, alacağın banka teminat mektubu, ipotek, haciz, rehin, kefil vs. suretlerle teminata bağlanmış olması halinde, teminatlı kısım için şüpheli alacak karşılığı ayrılmayacağını kabul etmiş bulunmaktadır.
Diğer taraftan, teminat, bir hakkı güvence altında bulundurmak, bir borcun ifa edileceği ya da ifa edilmemesi halinde tazmin edileceğine ilişkin güvence ya da karşılık vermek olarak tanımlanabilir. Teminatlar ayni ve şahsi olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Ayni teminatlar; taşınır rehni, taşınmaz rehni, ticari işletme rehni; şahsi teminatlar ise garanti ve kefalet sözleşmeleri ile banka teminat mektuplarıdır. Ayrıca borcun ödenmemesi üzerine cebri icra yoluyla borçlunun mal varlığına haciz konulması halinde de alacağın karşılıksız kalmadığı değerlendirilmektedir.
Buna göre, kefalete bağlı alacaklar, şüpheli alacak uygulamasında teminatlı alacak olarak kabul edilmekte olup, alacağın teminatsız hale gelmiş olması kaydıyla, diğer şartların varlığına bağlı olarak, bu kapsamdaki alacaklar için şüpheli alacak karşılığı ayrılabilmesi mümkün bulunmaktadır. Dolayısıyla, somut durumda, mezkûr madde hükümleri dikkate alındığında, kefil nezdindeki takibin sonuçsuz kalması halinde alacağın kefil nezdinde tahsil kabiliyetinin kalmayacağı (teminatsız hale geleceği), bu durumun vukuunu müteakiben, asıl borçlu (kiracı) nezdinde alacağın icra/dava yoluyla takibinin varlığı halinde şüpheli alacak karşılığı ayrılabilecektir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.
Kaynak: GİB Özelge Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. karenaudit veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.