Türkiye’de özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerde “adi ortaklık” yapısı sıkça tercih edilmektedir. Ancak adi ortaklıkların hangi usule göre defter tutacağı, özellikle ortaklardan birinin bilanço esasına göre, diğerinin ise basit usulde mükellef olması durumunda sıklıkla tereddüt yaratmaktadır. Bu yazıda, Vergi Usul Kanunu (VUK) ve Gelir Vergisi Kanunu (GVK) hükümleri çerçevesinde adi ortaklıkların hangi defteri tutması gerektiği konusunu detaylı biçimde ele alıyoruz.


1. Vergi Usul Kanunu Açısından Adi Ortaklıkların Defter Tutma Zorunluluğu

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 174, 176, 177, 178, 180 ve 181. maddeleri, defter tutma esaslarını düzenlemektedir. Bu düzenlemelere göre;

  • Birinci sınıf tüccarlar bilanço esasına göre,
  • İkinci sınıf tüccarlar ise işletme hesabı esasına göre defter tutar.

Kanunun 177. maddesinde belirtilen sınırları (örneğin 2025 yılı için yıllık satışlarda 2.800.000 TL, iş hasılatında 2.000.000 TL gibi) aşanlar birinci sınıfa dahil edilir.

Ancak, adi ortaklıkların durumu bu genel kuraldan biraz farklıdır. Adi ortaklıklar, ortaklarının bireysel durumundan bağımsız olarak kendi iş hacmine göre sınıflandırılır. Yani ortaklardan biri bilanço esasına tabi olsa bile, bu durum ortaklığın defter tutma esasını otomatik olarak etkilemez.


2. Adi Ortaklıkta Ortakların Defter Tutma Sınıfı

Özelgeye göre, adi ortaklığın iştigal konusu ve hacmi dikkate alınarak hangi sınıfa dahil olacağı belirlenir.
Ortakların bireysel faaliyetleri, adi ortaklığın defter tutma şeklini etkilemez.

Bu nedenle, ortaklardan biri bilanço esasına göre defter tutsa bile, adi ortaklığın iş hacmi ikinci sınıf tüccar düzeyindeyse, ortaklık işletme hesabı esasına göre defter tutabilir.

Ancak iş hacmi ilerleyen dönemlerde VUK’un 180. maddesinde belirtilen şartları (örneğin hadlerin %20 oranında aşılması) sağlarsa, ortaklık bilanço esasına geçmek zorunda kalır.


3. Gelir Vergisi Kanunu Açısından Değerlendirme

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 46, 47 ve 48. maddeleri, ticari kazançların tespit usullerini düzenlemektedir.
Bu hükümlere göre:

  • Gerçek usulde vergilendirilen bir mükellef, basit usulde mükellef olan biriyle adi ortaklık kurduğunda, bu ortaklığın kazancı gerçek usulde tespit edilir.
  • Dolayısıyla basit usuldeki ortağın kazancı da ortaklığın kurulduğu tarih itibarıyla gerçek usule geçer.

Bu uygulama, ortaklığın faaliyetinin kayıt dışı veya karışık bir şekilde yürütülmesini önlemek için getirilmiştir.


4. Sonuç ve Uygulama Önerisi

  • Adi ortaklıkta defter türü, ortakların kişisel statülerine göre değil, ortaklığın iş hacmine göre belirlenir.
  • Yeni kurulan adi ortaklıklar, iş hacmi büyüklüğüne göre başlangıçta işletme hesabı esasına göre defter tutabilir.
  • Ancak, iş hacmi 177. maddede belirtilen sınırları aşarsa bilanço esasına geçilmesi zorunludur.
  • Ortaklardan biri bilanço esasına tabi, diğeri basit usulde ise, adi ortaklık kurulduğu andan itibaren tüm ortakların gerçek usule geçmesi gerekir.

 

 


Soru & Cevap Tablosu

Soru Cevap
Adi ortaklık hangi defteri tutmalıdır? Ortaklığın iş hacmine göre işletme hesabı veya bilanço esasına göre defter tutulur.
Ortaklardan biri bilanço esasına tabi, diğeri basit usuldeyse ne olur? Ortaklık kurulduğu andan itibaren her iki ortak da gerçek usule geçer.
Yeni kurulan adi ortaklık hangi usulde defter tutar? İşletme hesabı esasına göre defter tutabilir.
İş hacmi artarsa hangi durumda bilanço esasına geçilir? İş hacmi VUK 177’deki sınırları %20 oranında aşarsa bilanço esasına geçilir.
Ortakların kişisel defter tutma şekli ortaklığı etkiler mi? Hayır, ortaklık iş hacmine göre sınıflandırılır.
Basit usulde ortak adi ortaklığa girebilir mi? Evet, ancak ortaklık kurulduğu anda gerçek usule geçmek zorundadır.
Adi ortaklığın iştigal konusu önemli mi? Evet, hangi bent kapsamında olduğu, defter türünü belirler.
Adi ortaklık defter tutmazsa ne olur? Vergi Usul Kanunu uyarınca usulsüzlük cezası uygulanabilir.
Gerçek usul ne anlama gelir? Ticari kazançların bilanço veya işletme hesabı esasına göre tespit edilmesidir.
İşletme hesabı esası kimler için geçerlidir? İkinci sınıf tüccarlar ve belirli gelir düzeyine sahip küçük işletmeler için geçerlidir.

 

 


ÖRNEK ÖZELGE


T.C. 

AKSARAY VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

Sayı : 82185597-105-E.18018 12.07.2019
Konu : Adi ortaklıkta bilanço veya işletme hesabı

İlgi kayıtlı özelge talep formunuzun tetkikinden; marangozluk faaliyeti ile iştigal ettiğiniz ve 1/1/2019 tarihi itibariyle bilanço usulüne göre defter tuttuğunuz,  yine marangozluk faaliyeti yürüten ve basit usul vergi mükellefi olan … ile adi ortaklık kurmak istediğinizden bahisle kurulacak olan adi ortaklığın hangi defteri tutması gerektiği hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edildiği anlaşılmıştır.

I- VERGİ USUL KANUNU UYGULAMASI

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 174 üncü maddesinde, defterlerin hesap dönemi itibarıyla tutulacağı, kayıtların her hesap dönemi sonunda kapatılıp ertesi dönem başında yeniden açılacağı, hesap döneminin normal olarak takvim yılı olduğu, 176 ncı maddesinde tüccarların, defter tutma bakımından iki sınıfa ayrıldığı, I inci sınıf tüccarların bilanço esasına göre, II nci sınıf tüccarların ise işletme hesabı esasına göre defter tutacakları hüküm altına alınmıştır.

Ayrıca, mezkur Kanununun;

– 177 nci maddesinde, “Aşağıda yazılı tüccarlar, I’inci sınıfa dahildirler:

1. Satın aldıkları malları olduğu gibi veya işledikten sonra satan ve yıllık alımlarının tutarı 7.200.000.000 (2019 yılı için 230.000-TL) veya satışları tutarı 8.640.000.000 (2019 yılı için 320.000-TL) lirayı aşanlar;

2. Birinci bentte yazılı olanların dışındaki işlerle uğraşıp da bir yıl içinde elde ettikleri gayri safi iş hasılatı 3.600.000.000 lirayı (2019 yılı için 120.000-TL) aşanlar;

3. 1 ve 2 numaralı bentlerde yazılı işlerin birlikte yapılması halinde 2 numaralı bentte yazılı iş hasılatının beş katı ile yıllık satış tutarının toplamı 7.200.000.000 (2019 yılı için 230.000-TL) lirayı aşanlar;

4. Her türlü ticaret şirketleri (Adi şirketler iştigal nevileri yukardaki bentlerden hangisine giriyorsa o bent hükmüne tabidir.);

5. Kurumlar Vergisine tabi olan diğer tüzel kişiler (Bunlardan işlerininin icabı bilanço esasına göre defter tutmalarına imkan veya lüzum görülmeyenlerin, işletme hesabına göre defter tutmalarına Maliye Bakanlığınca müsaade edilir.);

6. İhtiyari olarak bilanço esasına göre defter tutmayı tercih edenler.”,

– 178 inci maddesinde “Aşağıda yazılı tüccarlar II’nci sınıfa dahildirler:

1. 177 inci maddede yazılı olanların dışında kalanlar;

2. Kurumlar Vergisi mükelleflerinden işletme hesabı esasına göre defter tutmalarına Maliye Bakanlığınca müsaade edilenler.

Yeniden işe başlayan tüccarlar yıllık iş hacimlerine göre sınıflandırılıncaya kadar II’nci sınıf tüccarlar gibi hareket edebilirler”,

– 180 inci maddesinde ise, “b) (II)’nciden (I)’inciye geçiş: İş hacmi bakımından II’nci sınıfa dahil tüccarların durumları aşağıda yazılı şartlara uyduğu takdirde bunlar bu şartların tahakkukunu takip eden hesap döneminden başlıyarak I’inci sınıfa geçerler,

1. Bir hesap döneminin iş hacmi 177’nci maddede yazılı hadlerden %20’yi aşan bir nispette fazla olursa, veya;

2. Arka arkaya 2 dönemin iş hacmi 177’nci maddede yazılı hadlere nazaran %20’ye kadar bir fazlalık gösterirse.”,

– 181 inci maddesinde, “II’nci sınıf tüccarlar diledikleri takdirde bilanço esasına göre defter tutabilirler.

Bu suretle I’inci sınıfa dahil olanlar hakkında da evvelki maddenin hükümleri cari olur.

hükümleri yer almaktadır.

Mezkur Kanunun 177 nci madde hükmünden de anlaşılacağı üzere adi şirketlerin iştigal nevileri maddede yazılı bentlerden hangisine giriyorsa dahil olacakları tüccar sınıfı o bent hükmüne göre belirlenmektedir. Diğer taraftan, bahse konu maddede adi şirket ortaklarının, ortaklığın dahil olduğu tüccar sınıfına göre defter tutacaklarına dair bir hüküm bulunmamaktadır.

Bu itibarla, adi ortaklığın ortaklarının şahsi işletmeleri bakımından tutacakları defterin tayininde ortağı oldukları adi şirketten bağımsız olarak Vergi Usul Kanununda yazılı şartlara göre durumlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.

Buna göre, mükelleflerin şahsi faaliyetleri dolayısıyla tutacakları defterlerin, ortağı oldukları adi ortaklığın tutması gereken deftere veya diğer ortakların şahsi faaliyetleri dolayısıyla tutacakları defterlere etkisi bulunmadığından, yeni kurulacağını belirttiğiniz adi ortaklığın, Kanunun 180 inci maddesinde öngörülen şartlardan birinin tahakkuk ettiği dönem sonuna kadar, ikinci sınıf tüccar olarak işletme hesabı esasına göre defter tutması mümkün bulunmaktadır. 

II- GELİR VERGİSİ KANUNU UYGULAMASI

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 46 ncı maddesinde; “47 ve 48 inci maddelerde yazılı şartları topluca haiz olanların ticari kazançları basit usulde tespit olunur.

Aynı işte ortak olarak çalışanlar hakkında 47 inci maddede yazılı yıllık kira bedeli ve 48 inci maddede yazılı iş hacmi ölçüleri toplu olarak, diğer şartlar ortakların her biri için ayrı ayrı aranır. Ortaklarından birisi gerçek usule göre gelir vergisine tabi bulunan ortaklıklarda, diğer ortakların ticari kazancı da gerçek usulde tespit olunur. Adi ortaklık halinde çalışanlardan aynı zamanda diğer şahsi bir işle de iştigal edenlerin gerçek veya basit usulden hangisine göre vergilendirileceği, 47 inci maddenin 2 numaralı bendi ile 48 inci maddede yeralan ölçülerden şahsi işine ait olanlara, ortaklıklardan hissesine düşen miktarların eklenmesi suretiyle tespit olunur. Şahsi işin mevcut olmaması halinde, muhtelif ortaklıklardaki hisselerin toplanması ile yetinilir.” hükümlerine yer verilmiştir.

Bu bağlamda, gerçek usule göre gelir vergisine tabi olan şahsınızın, basit usule göre faaliyetini sürdüren bir mükellef ile adi ortaklık kurmak istemesi durumunda söz konusun ortağın ticari kazancının da adi ortaklığın kurulduğu tarih itibariyle gerçek usulde vergilendirilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

İmza

(*)     Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**)   İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

 


Kaynak: GİB Özelge Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. karenaudit veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.


Önceki Yazılar