Giriş
Yurt dışındaki müşterilerden doğan alacakların tahsil edilememesi, uluslararası ticaret yapan firmalar açısından karşılaşılan bir sorundur. Bu tür durumlarda mükellefler, söz konusu alacaklarını “değersiz alacak” olarak zarar yazıp yazamayacaklarını merak etmektedir. Ancak yurt dışında verilen mahkeme kararlarının Türkiye’de geçerli sayılabilmesi, Milletlerarası Özel Hukuk kuralları uyarınca belirli şartlara bağlıdır.
Bu yazıda, Gelir İdaresi Başkanlığı – İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 08.08.2016 tarihli ve 11395140-010-112158 sayılı özelgesi esas alınarak, yabancı mahkeme kararıyla kapanan bir şirketten doğan alacağın değersiz alacak sayılabilmesi için gerekli şartlar incelenmiştir.
1. Olayın Özeti
Bir Türk şirketi, Almanya’da faaliyet gösteren bir firmadan avro cinsinden alacaklıdır. Almanya Düsseldorf Asliye Hukuk Mahkemesi, bu firmanın sermayesi bulunmadığı gerekçesiyle re’sen kapatılmasına ve sicil kaydının silinmesine karar vermiştir. Şirket, bu mahkeme kararına dayanarak, tahsili mümkün olmayan alacağını Türkiye’de “değersiz alacak” olarak zarar kaydedip kaydedemeyeceğini sormuştur.
2. Vergi Usul Kanunu’na Göre “Değersiz Alacak” Nedir?
VUK’un 322. maddesi uyarınca:
Kazaî bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkân kalmayan alacaklar, değersiz alacak sayılır.
Bu hükme göre;
- Alacağın tahsilinin imkânsızlığı kesin olarak ortaya konmalıdır.
- Bu durum ya bir mahkeme kararıyla (kazai hüküm),
- Ya da kanaat verici vesika (örneğin borçlunun malvarlığı bulunmadığını gösteren resmi belge) ile tevsik edilmelidir.
Ayrıca alacak, değersiz hale geldiği yılın hesaplarına zarar olarak yazılmalı; aksi halde sonraki yıllarda giderleştirilmesi mümkün değildir.
3. Yabancı Mahkeme Kararlarının Türkiye’de Geçerliliği
5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un (MÖHUK) ilgili maddeleri bu konuda belirleyicidir:
- Madde 50: Yabancı mahkeme kararlarının Türkiye’de icra edilebilmesi, Türk mahkemelerince “tenfiz kararı” verilmesine bağlıdır.
- Madde 51: Tenfiz kararları konusunda görevli mahkeme Asliye Mahkemeleridir.
- Madde 57: Tenfiz kararı verilen yabancı mahkeme ilamları, Türk mahkemelerinden verilmiş hükümler gibi icra olunur.
- Madde 58: Yabancı mahkeme kararının kesin hüküm veya delil olarak kabulü, yine mahkemece tanınmasına bağlıdır.
Dolayısıyla, yabancı mahkemede verilmiş bir karar, Türkiye’de doğrudan geçerli değildir; önce tanıma veya tenfiz davası açılması gerekir.
4. GİB’in Görüşü
Gelir İdaresi Başkanlığı’na göre, Almanya’daki mahkemenin “şirketin sermayesi olmadığı için re’sen kapatılmasına” ilişkin kararı, tek başına değersiz alacak tespiti için yeterli değildir.
Bu kararın Türkiye’de tanınması veya tenfiz edilmesi gerekir.
Buna göre:
- Türk şirketinin, Almanya mahkemesi kararının tanınması için Türkiye’de Asliye Mahkemesi’nde tenfiz davası açması gerekir.
- Türk mahkemesi, söz konusu kararın tanınmasına karar verdiği tarihte, alacak değersiz hale gelir.
- Bu tarihte alacağın zarar kaydı yapılmalıdır; sonraki yıllarda yazılması mümkün değildir.
5. Uygulamada Dikkat Edilmesi Gerekenler
| Konu | Açıklama |
|---|---|
| Yabancı mahkeme kararı | Türkiye’de geçerli sayılabilmesi için tanıma/tenfiz gerekir. |
| Değersiz hale gelme zamanı | Tanıma veya tenfiz kararının verildiği tarih. |
| Zarar kaydı | Tanıma kararının verildiği yıl içinde yapılmalı. |
| Belgeler | Mahkeme kararının aslı, noter onaylı tercümesi, tanıma davası dosyası, şirket yazışmaları. |
| Delil niteliği | Tanıma kararı, “kazai hüküm” niteliği kazandırır. |
| Sonraki yıllar | Zarar yazılmamış alacaklar sonraki dönemlerde giderleştirilemez. |
6. Sonuç
Yurt dışında kapanan bir firmanın borcunun tahsilinin mümkün olmadığını yabancı mahkeme tespit etmiş olsa bile, bu kararın Türkiye’de geçerli olabilmesi için Asliye Mahkemesi’nde tenfiz veya tanıma davası açılması zorunludur.
Ancak Türk mahkemesi bu kararı tanıdıktan sonra, alacak değersiz hale gelir ve ilgili yılda zarar olarak kaydedilebilir. Tanıma kararı alınmadan sadece yabancı mahkeme kararıyla yapılan zarar kaydı, vergi mevzuatına aykırıdır.
10 Soru – 10 Cevap Tablosu İle Özelgenin Özeti
| Soru | Cevap |
|---|---|
| 1. Değersiz alacak nedir? | Tahsiline artık imkân kalmadığı kazai hüküm veya kanaat verici vesika ile sabit olan alacak. |
| 2. Yabancı mahkeme kararı yeterli midir? | Hayır, Türkiye’de tanınması gerekir. |
| 3. Tanıma veya tenfiz davası nerede açılır? | Türkiye’de Asliye Mahkemesi nezdinde. |
| 4. Hangi yasa uygulanır? | 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk Kanunu. |
| 5. Tanıma kararı verilmeden zarar kaydı yapılabilir mi? | Hayır, vergi açısından geçersiz olur. |
| 6. Alacak ne zaman değersiz hale gelir? | Tanıma kararının verildiği yılda. |
| 7. Zarar kaydı hangi dönemde yapılmalı? | Tanıma kararının verildiği hesap döneminde. |
| 8. Sonraki yıllarda zarar yazılabilir mi? | Hayır, sadece ilgili yılda yazılabilir. |
| 9. Hangi belgeler gerekir? | Yabancı mahkeme kararı, noter tasdikli tercüme, tanıma kararı, icra evrakı. |
| 10. Örnek olayda hangi ülke kararı söz konusu? | Almanya – Düsseldorf Asliye Hukuk Mahkemesi kararı. |
ÖRNEK ÖZELGE
| T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü |
||||
| Sayı | : | 11395140-010-112158 | 08.08.2016 | |
| Konu | : | Yurt dışından tahsil edilemeyen alacağa karşılık ayrılıp ayrılmayacağı ve değersiz alacak olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği. | ||
………..
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden, Almanya’da faaliyet gösteren firmadan …..-€ alacağınız bulunduğu, ancak söz konusu firmanın Düsseldorf Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen ….. tarihli kararıyla sermayesi bulunmaması nedeniyle re’sen kapatılıp, sicil kaydının silindiği belirtilerek, söz konusu firmadan temin edilemeyen alacağınızın değersiz alacak olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun 322 nci maddesinde kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkân kalmayan alacakların değersiz alacak olduğu ve söz konusu alacakların bu mahiyete girdikleri tarihte tasarruf değerlerini kaybedecekleri ve mukayyet kıymetleriyle zarara geçirilerek yok edilecekleri hüküm altına alınmıştır.
Anılan madde uyarınca, kazaî bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkân kalmayan alacaklar değersiz alacak olarak nitelendirilmiştir. Görüldüğü gibi değersiz alacak; kaybedilmiş, tahsiline artık imkân kalmamış, değeri sıfıra inmiş bir alacaktır. Kanuni düzenlemeye göre alacağın tahsil imkânının kalmadığının, kazaî bir hükümle veya kanaat verici bir vesika ile tevsik edilmesi icap etmektedir. Kazaî bir hükümden anlaşılması gereken, alacağın tahsili için kanun yollarına başvurulmuş olması, icra takibinin yapılmış bulunması, bu müracaatlar ve takipler sonunda, alacağın ödenmeyeceğine hakim tarafından hükmedilmiş olması; kanaat verici vesika teriminden ise ödemeyi imkansız hale getirmiş hal ve sebepler sonucu ortaya çıkmış belgeler anlaşılmalıdır. Alacağın tahsil güçlüğünün objektif ve inandırıcı belgelerle ortaya konması değersiz alacak uygulaması bakımından büyük önem taşımaktadır. Aksi takdirde alacakların tahsilinin mümkün olmadığının takdiri mükellefe bırakılmış olur. Böyle bir boşluk bırakmamak amacıyla kanun koyucu değersiz hale geldiği ileri sürülen alacağın ciddi olarak takip edildiğine ilişkin çabaların kazaî bir hüküm veya kanaat verici bir vesika ile tevsikini öngörmüştür.
Ayrıca, alacağın değersiz hale geldiği yıl hesaplarına zarar olarak yazılması gerekmekte olup, ilgili olduğu yılda zarar yazılmayan alacağın sonraki yıllarda dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.
Öte yandan, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 50 nci maddesinde, yabancı mahkemelerden hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamların Türkiye’de icra olunabilmesinin yetkili Türk mahkemesi tarafından tenfiz kararı verilmesine bağlı olduğu, 51 inci maddesinde ise tenfiz kararları hakkında asliye mahkemelerinin görevli olduğu hükmü yer almaktadır. Aynı kanunun 57 nci maddesinde de, tenfizine karar verilen yabancı ilamların Türk mahkemelerinden verilmiş ilamlar gibi icra olunacağı hükmüne yer verilmiştir.
Ayrıca, anılan Kanunun 58 inci maddesinde, yabancı mahkeme ilâmının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilâmın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlı olduğu, tanımada 54 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinin uygulanmayacağı, ihtilafsız kaza kararlarının tanınmasının da aynı hükme tâbi olduğu ve yabancı mahkeme ilâmına dayanılarak Türkiye’de idarî bir işlemin yapılmasında da aynı usulün uygulanacağı hükmü bulunmaktadır.
Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, yurt dışında faaliyet gösteren alacaklı olduğunuz firmanın sermayesi bulunmaması nedeniyle re’sen kapatılıp, sicil kaydının silinmesine dair Düsseldorf Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen ….. tarihli karara istinaden, tahsil edilemeyen alacağınızın değersiz alacak olarak kabulü için Türkiye’de asliye mahkemelerinde tenfiz davası açılması ve bu mahkemelerde yabancı mahkeme kararının tanınması gerekmektedir.
Yabancı mahkeme kararında alacağınızın tahsilinin mümkün olmadığının anlaşılması durumunda, Asliye Mahkemesince tanıma kararının verildiği yılda alacağınız değersiz hale gelecek olup, tanıma kararının verildiği yılda alacağınızın gider yazılmamış olması halinde sonraki yıllarda gider olarak dikkate alınamayacağı tabiidir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.
Kaynak: GİB Özelge Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. karenaudit veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.





