1. Giriş: Ticari Hayatta Karşılaşılan Ödeme ve Mal Teslimi Sorunları
Ticari ilişkilerde sıkça karşılaşılan durumlardan biri, sipariş verilen malların teslim edilmemesi veya teslim sürecinde yaşanan uyuşmazlıklardır. Özellikle çek, senet veya havale gibi ödeme araçlarının kullanıldığı durumlarda, mal teslimi gerçekleşmeden çeklerin ciro edilmesi hem hukuki hem de vergisel açıdan önemli sonuçlar doğurabilir.
2. Uyuşmazlığın Konusu: Ciro Edilen Çeklerin Ödenmesi
Aşağıda verilen özelgede yer alan somut olayda, bir işletme kumaş siparişi için tedarikçiye 70.000 TL tutarında 5 adet çek düzenlemiştir. Ancak mallar teslim edilmeden bu çekler başka bir firmaya ciro edilmiştir. Üçüncü kişi, çeklerin bedelini tahsil edemediği gerekçesiyle dava açmış ve mahkeme kararı sonucunda 56.000 TL’lik ödeme yapılmıştır. Bu durumda, işletmenin yaptığı ödemenin gider olarak kaydedilip kaydedilemeyeceği hususu gündeme gelmiştir.
3. Gelir Vergisi Kanunu Açısından Değerlendirme
3.1. Ticari Kazancın Tespiti
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 38. maddesine göre, ticari kazanç, dönem sonundaki öz sermaye ile dönem başındaki öz sermaye arasındaki farktır. Bu fark hesaplanırken, işletmeye yapılan ilaveler ve çekilen değerler dikkate alınır. Kazanç tespitinde Vergi Usul Kanunu’nun değerleme hükümleri ve Kanunun 40 ve 41. maddeleri uygulanır.
3.2. Gider Yazılabilecek Unsurlar
Aynı Kanunun 40. maddesi, ticari kazancın elde edilmesi ve sürdürülmesi için yapılan genel giderlerin (örneğin, mahkeme masrafları, zaruri ödemeler vb.) indirim konusu yapılabileceğini düzenler. Bu kapsamda, yapılan ödemenin ticari faaliyetle bağlantılı olması gerekir.
4. Vergi Usul Kanunu’nda Alacakların Durumu
4.1. Değersiz Alacak Kavramı
Vergi Usul Kanunu’nun 322. maddesi, tahsil edilmesi artık mümkün olmayan alacakların “değersiz alacak” sayılacağını belirtir. Bir alacağın değersiz sayılabilmesi için:
- Kazai bir hüküm (mahkeme kararı) ya da
- Kanaat verici bir vesika (örneğin, borçlunun iflası, gaipliği, icra dosyasının sonuçsuz kalması vb.)
ile tahsilin imkânsız olduğunun belgelenmesi gerekir.
4.2. Kanaat Verici Vesika Örnekleri
Uygulamada kanaat verici vesikalara şu örnekler verilebilir:
- Borçlunun malvarlığı olmadan ölmesi ve mirasın reddi,
- İcra takibinin sonuçsuz kalması,
- Konkordato anlaşmaları,
- Mahkeme kararıyla alacaktan vazgeçilmesi.
5. Şüpheli Alacaklar ve Karşılık Ayrılması
Vergi Usul Kanunu’nun 323. maddesi, dava veya icra safhasında bulunan alacakları şüpheli alacak olarak tanımlar. Bu alacaklar için pasifte karşılık ayrılabilir. Ancak, bu imkânın doğabilmesi için:
- Alacağın ticari faaliyetin bir sonucu olması,
- Alacağın dava veya icra safhasında bulunması,
- Küçük alacaklarda, borçluya yazılı olarak en az iki kez bildirim yapılmasına rağmen tahsil edilmemiş olması gerekir.
6. Mahkeme Kararına Dayalı Ödemelerde Vergisel Sonuç
Somut olayda, mahkeme kararı uyarınca yapılan 56.000 TL’lik ödeme, çeklerin düzenlendiği firmaya ilişkin bir ticari işlemden kaynaklanmaktadır. Bu durumda, işletmenin ödediği tutar için:
- 322. madde kapsamında değersiz alacak, veya
- 323. madde kapsamında şüpheli alacak
olarak değerlendirme yapılması mümkündür.
Şartların sağlanması halinde, ödeme tutarı ilgili dönemde gider olarak kaydedilebilir. Ancak bu işlemin geçerliliği, mahkeme süreci veya belgelerle kanıtlanmış olmasına bağlıdır.
7. Sonuç: Vergisel Açıdan Dikkat Edilmesi Gerekenler
- Mal teslim edilmeden düzenlenen çeklerde, ticari ilişki neticesinde oluşan zararların belgelendirilmesi gerekir.
- Mahkeme kararı veya kanaat verici belgeler yoksa, bu tür ödemelerin doğrudan gider yazılması mümkün değildir.
- Şüpheli veya değersiz alacak niteliğinde olması durumunda, ilgili dönemde karşılık ayrılarak vergi matrahından indirim yapılabilir.
Sonuç Olarak
Sipariş verilen ancak teslim alınmayan mallar için yapılan çek ödemeleri, ticari faaliyetin bir sonucu olarak değerlendirilir. Ancak bu tutarların gider yazılabilmesi için, mahkeme kararı veya kanaat verici belgelerle tahsilin imkânsızlığının kanıtlanması şarttır. Aksi halde yapılan ödemeler, kanunen kabul edilmeyen gider (KKEG) sayılacaktır.
Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
Soru | Cevap |
---|---|
1. Sipariş edilen mallar teslim edilmezse çek ödemesi gider yazılır mı? | Teslim edilmeyen mallar için yapılan ödemeler, mahkeme kararı veya kanaat verici belgeyle destekleniyorsa gider yazılabilir. |
2. Değersiz alacak nedir? | Tahsil edilmesi artık mümkün olmayan ve mahkeme kararı veya kanaat verici belgeyle ispatlanan alacaklardır. |
3. Şüpheli alacak nedir? | Dava veya icra aşamasında olan ve tahsil edilmesi belirsiz alacaklardır. |
4. Kanaat verici belge hangi durumlarda oluşur? | Borçlunun iflası, ölümü, icra dosyasının sonuçsuz kalması gibi hallerde oluşabilir. |
5. Mahkeme kararı olmadan şüpheli alacak karşılığı ayrılabilir mi? | Hayır, alacak en azından dava veya icra safhasında olmalıdır. |
6. Mal teslim edilmeden çek düzenlemek hangi riskleri taşır? | Mal teslim edilmediği halde çek ödenirse, işletme için vergisel açıdan gider yazılamayan bir zarar doğabilir. |
7. Vergi Usul Kanunu’nun 322. maddesi neyi düzenler? | Değersiz hale gelen alacakların nasıl zarara yazılacağını düzenler. |
8. VUK 323. madde neyi kapsar? | Şüpheli alacaklar için ayrılacak karşılıkları belirler. |
9. Şüpheli alacak karşılığı nasıl muhasebeleştirilir? | Pasifte karşılık ayrılır ve tahsil edilirse gelir kaydedilir. |
10. Ödeme yapılan üçüncü kişiyle ilgili vergisel belge gerekir mi? | Evet, yapılan ödemenin mahkeme kararı veya icra belgesiyle belgelenmesi gerekir. |
ÖRNEK ÖZELGE
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü |
||||
Sayı | : | 62030549-120[40-2017/501]-96708 | 30.01.2019 | |
Konu | : | Sipariş verilen ancak teslim alınamayan mallara ilişkin verilen çeklerin 3.kişiye ciro edilmiş olması ve bu kişi tarafından dava konusu yapılması sonucu ödenmesi halinde gider yazılıp yazılmayacağı. | ||
İlgide kayıtlı başvurularınızda, kumaş siparişi verilen firmaya 70.000 TL- değerinde 5 adet çek keşide edildiği, firmanın çekleri ciro ederek başka firmaya verdiği, anılan kumaşların gönderilmediği, keşide edilen çekler için … Asliye Ticaret Mahkemesinde ihtiyati tedbir talepli dava açıldığı, söz konusu çekler hakkında ihtiyati tedbir kararı verildiği, diğer taraftan çeklerin kendisine ciro edildiği üçüncü kişi tarafından … Asliye Ticaret Mahkemesine dava açılması üzerine verilen ihtiyati haciz kararına istinaden 56.000-TL’lik tutarın söz konusu üçüncü kişiye ödendiği belirtilerek, yapılan ödemelerin gider yazılıp yazılmayacağı hususunda Başkanlığımızdan görüş talep edilmiştir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesinde, bilanço esasına göre ticari kazancın teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonundaki ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu; bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı, ticari kazancın bu şekilde tespit edilmesi sırasında Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulacağı hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanunun 40 ıncı maddesinde safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmış olup, anılan maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin; (7) numaralı bendinde de Vergi Usul Kanununa göre ayrılan amortismanların gider olarak indirilebileceği hükme bağlanmıştır.
Bunun yanı sıra, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 322 nci maddesinde; “Kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkân kalmayan alacaklar değersiz alacaktır.
Değersiz alacaklar, bu mahiyete girdikleri tarihte tasarruf değerlerini kaybederler ve mukayyet kıymetleriyle zarara geçirilerek yok edilirler.
İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin bu madde hükmüne giren değersiz alacakları, gider kaydedilmek suretiyle yok edilirler.” hükümlerine yer verilmiştir.
Görüldüğü gibi değersiz alacak; kaybedilmiş, tahsiline artık imkân kalmamış, değeri sıfıra inmiş bir alacaktır. Kanuni düzenlemeye göre alacağın tahsil imkânının kalmadığının, kazai bir hükümle veya kanaat verici bir vesika ile tevsik edilmesi icap etmektedir. Kazai bir hükümden anlaşılması gereken, alacağın tahsili için kanun yollarına başvurulmuş olması, icra takibinin yapılmış bulunması, bu müracaatlar ve takipler sonunda, alacağın ödenmeyeceğine hakim tarafından hükmedilmiş olması; kanaat verici vesika teriminden ise ödemeyi imkansız hale getirmiş hal ve sebepler sonucu ortaya çıkmış belgeler anlaşılmalıdır. Alacağın tahsil güçlüğünün objektif ve inandırıcı belgelerle ortaya konması değersiz alacak uygulaması bakımından büyük önem taşımaktadır. Aksi takdirde alacakların tahsilinin mümkün olmadığının takdiri mükellefe bırakılmış olur. Böyle bir boşluk bırakmamak amacıyla kanun koyucu değersiz hale geldiği ileri sürülen alacağın ciddi olarak takip edildiğine ilişkin çabaların kazai bir hüküm veya kanaat verici bir vesika ile tevsikini öngörmüştür.
Kanaat verici bir vesikadan ne anlaşılması gerektiği hususunda ise kanunda yeterli açıklık bulunmamaktadır. Ancak, vergi hukuku uygulaması bakımından kanaat verici vesikalara örnek olarak aşağıdaki belgeler sayılabilir.
-Borçlunun herhangi bir mal varlığı bırakmadan ölümü veya Medeni Kanunun 31 ve izleyen maddelerine göre mahkemelerce borçlu hakkında verilen gaiplik kararı ve mirasçıların da mirası reddettiklerine dair sulh hukuk mahkemelerince verilmiş bulunan mirası red kararı,
-Borçlu aleyhine alacaklı tarafından açılan davayı borçlunun kazandığına dair mahkeme kararı,
-Mahkeme huzurunda alacaktan vazgeçildiğine ilişkin olarak düzenlenmiş belgeler,
-Alacaktan vazgeçildiğine dair konkordato anlaşması,
-Borçlunun dolandırıcılıktan mahkum olması ve herhangi bir malvarlığı bulunmadığını belgeleyen resmi evrak,
-Borçlunun adresinin saptanamaması nedeniyle icra takibat dosyasının kaldırıldığını ve yasal süresi içerisinde yenileme talebinde de bulunulmadığını gösteren icra memurluğu yazısı,
-Gerek doğuşu gerekse vazgeçilmesi bakımından belli ve inandırıcı sebepleri olmak şartıyla alacaktan vazgeçildiğini gösteren anlaşmalar, (Alacaklının tek taraflı irade beyanı ile alınmasından vazgeçilen alacakların, değersiz alacak olarak zarar kaydı mümkün değildir.)
-Ticaret mahkemesince borçlu hakkında verilmiş ve ilgili masa tarafından tasfiyeye tabi tutulmuş bulunan iflas kararına ilişkin belgeler.
Öte yandan, mezkûr Kanunun 323 üncü maddesinde; ” Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla;
1. Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar;
2. Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar; şüpheli alacak sayılır.
Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir. Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda bu karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder. Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kar zarar hesabına intikal ettirilir.” hükümleri yer almaktadır.
Bu bağlamda, dava veya icra safhasında bulunan alacaklarla, yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş olan dava ve icra takibine değmeyecek derecedeki küçük alacaklar şüpheli alacak sayıldığından, yukarıda belirtilen şartları taşıyan alacakların bu kapsamda kabulü mümkün bulunmakta olup, bu şartlardan herhangi birinin mevcut olmaması halinde ise şüpheli alacak kaydına imkan bulunmamaktadır.
Bu itibarla, ileride teslim alınacak bir mal için sipariş avansı niteliğindeki ödemelerin ticari faaliyetin devamı için yapılması ve bu tür ödemelerin Kanunun 323 üncü maddesinde belirtilen şartları haiz olması halinde, bu ödemelerin tahsil edilemediği durumlarda karşılık ayrılması mümkün bulunmaktadır.
Buna göre, somut durumda, mahkeme kararına istinaden ödenen tutarlar için ancak, çeklerin keşide edildiği … Şti. nezdinde yukarıda belirtilen çerçevede takibine ve Kanunun 322 ve 323 üncü maddeleri uygulamalarında öngörülen şartların sağlanmasına bağlı olarak, şartların sağlandığı ilgili dönemde şüpheli ticari alacak karşılığı ayrılması veya bu tutarların değersiz alacak olarak kabul edilmesi mümkün bulunmaktadır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.
(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.
(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.
Kaynak: GİB Özelge Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. karenaudit veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.