Ticari hayatta her işletme zaman zaman tahsil edilemeyen alacaklarla karşılaşabilir. Bu tür durumlarda, alacağın şüpheli hale gelmesi durumunda şüpheli alacak karşılığı ayrılarak vergi matrahı düşürülebilir. Ancak bu uygulamanın hem zamanı hem de hukuki şartları Vergi Usul Kanunu kapsamında net şekilde belirlenmiştir. Bu yazıda, şüpheli alacak nedir, ne zaman karşılık ayrılır, geçmiş yıl alacakları için karşılık ayrılabilir mi gibi en çok sorulan konuları detaylandırıyoruz.
Şüpheli Alacak Nedir?
Vergi Usul Kanunu’nun 323. maddesi, ticari ve zirai kazançla ilgili olmak koşuluyla;
- Dava veya icra safhasında olan alacakları,
- Borçludan yazılı olarak en az bir kez istenmiş ancak ödenmemiş ve dava açmaya değmeyecek küçük alacakları
şüpheli alacak olarak tanımlar. Bu alacaklar için, değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir.
Karşılık Ayırma Zamanlaması Çok Önemlidir
En kritik konu, şüpheli hale gelen alacak için karşılığın aynı hesap döneminde ayrılması zorunluluğudur. Yani bir alacak hakkında dava ya da icra işlemi başlatıldığında, bu işlem yapıldığı yılın hesap dönemi içinde şüpheli alacak karşılığı ayrılmazsa, daha sonraki yıllarda bu hak kaybedilir.
Örneğin, 2022 yılında icra takibi başlatılan bir alacak için, 2023 yılında şüpheli alacak karşılığı ayırmak mümkün değildir.
Aciz Vesikası ve Haciz Tutanağı Yeterli midir?
Aciz vesikası, borçlunun borcunu ödeyemediğini belgeleyen resmi bir evraktır. Ancak bu belge, alacağın tamamen değersiz hale geldiği anlamına gelmez. Vergi mevzuatına göre, sadece aciz vesikası ya da haciz tutanağının alınmış olması, geçmiş yıl için şüpheli alacak karşılığı ayrılmasına olanak tanımaz.
Bu belgeler, alacağın gelecekte tahsil edilebileceği ihtimalini ortadan kaldırmadığı için, geçmiş dönemlerde karşılık ayrılmadıysa, geriye dönük bir düzeltme yapılması hukuken mümkün değildir.
Sonuç ve Değerlendirme
Bir alacağın şüpheli hale gelmesi durumunda, aynı yıl içinde dava veya icra işlemi başlatılmalı ve şüpheli alacak karşılığı derhal ayrılmalıdır. Aksi halde daha sonraki dönemlerde karşılık ayırmak mümkün olmayacaktır. İcra ve dava süreçlerinin mali ve hukuki etkilerinin doğru değerlendirilmesi, şirketlerin vergi planlaması açısından büyük önem taşır.
Soru & Cevap Bölümü
- Şüpheli alacak nedir, hangi alacaklar bu kapsamdadır?
Ticari kazançla ilgili, dava veya icra sürecine giren ya da tahsil edilmeyen küçük alacaklar şüpheli alacak sayılır. - Şüpheli alacak karşılığı hangi yıl ayrılmalıdır?
Alacağın dava ya da icra sürecine girdiği hesap döneminde ayrılmalıdır. - Geçmiş yıllarda karşılık ayrılmayan alacaklar için sonradan işlem yapılabilir mi?
Hayır, geçmiş yıl için karşılık ayırmak mümkün değildir. - Aciz vesikası şüpheli alacak kaydı için yeterli midir?
Hayır, sadece aciz vesikası alınması karşılık ayrılması için yeterli değildir. - Haciz tutanağına dayanarak karşılık ayrılabilir mi?
Hayır, haciz tutanağı da geçmiş dönemde karşılık ayrılmamışsa yeterli olmaz. - Şüpheli alacak karşılığı nasıl muhasebeleştirilir?
Pasifte karşılık hesabında izlenir, tahsil edilirse gelir yazılır. - Küçük tutarlı alacaklar için dava şartı var mı?
Hayır, yazılı olarak en az iki kez talep edilip ödenmediyse şüpheli sayılır. - İcra takibi başlatmak şüpheli alacak için yeterli midir?
Evet, icra takibi başlatıldıysa alacak şüpheli sayılır. - Aciz vesikası alınan borç tamamen silinir mi?
Hayır, borç tamamen ortadan kalkmaz, alacaklı hakkını sürdürebilir. - Şüpheli alacak karşılığı vergi avantajı sağlar mı?
Evet, vergi matrahı düşürülerek işletme lehine vergi avantajı sağlanabilir.
Önemli Not:
Özelgeden sonraki dönemlerde uygulama ile ilgili değişiklikleri takip etmeyi unutmayınız! Yukarıdaki açıklamalar aşağıda halihazırda GİB sisteminde yer alan Özelgeler ışığında yapılmıştır. İşletmenize özel işlem yapmadan önce mali müşavirinizden danışmanlık almanız önemlidir.
ÖRNEK ÖZELGE
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI GAZİANTEP VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Usul Müdürlüğü |
||||
Sayı | : | 72788441-105-13130 | 01.03.2018 | |
Konu | : | Şüpheli Alacak Karşılığı Ayrılıp Ayrılamayacağı | ||
İlgi | : | … tarihli özelge talebiniz. |
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden; şirketiniz adına …Yapı Market Hırd. İnş. Ve Paz. San. Tic. Ltd. Şti. tarafından düzenlenen çeklerin karşılıksız çıkması üzerine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe geçildiği, ancak borçlu firmaya ilişkin girişilen icra takibinin neticesiz kaldığından bahisle alacağın şüpheli hale geldiği dönemde karşılık ayrılmaması halinde daha sonraki yıllarda veya aciz vesikası, derkenar beyanı veya haciz tutanağı gibi belgelerin alınması durumunda söz konusu alacağın değersiz alacak olarak kabul edilmesinin veya şüpheli alacak karşılığı ayrılmasının mümkün olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.
213 sayılı Vergi Usul Kanununun “Şüpheli Alacaklar” başlığını taşıyan 323 üncü maddesinde; “Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla;
1- Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar;
2- Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar, şüpheli alacak sayılır.
Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir.
Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda bu karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder.
Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kar-zarar hesabına intikal ettirilir.” hükümleri yer almaktadır.
Bu bağlamda, ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla; dava veya icra safhasında bulunan alacaklarla, yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş olan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar şüpheli alacak sayılmakta, bu şartlardan herhangi birinin mevcut olmaması durumunda ise şüpheli alacak kaydına imkan bulunmamaktadır.
Diğer yandan, şüpheli alacaklar için dava veya icra takibine başlanıldığı yılda karşılık ayrılması gerekmekte olup, şüpheli hale geldiği hesap döneminde karşılık ayrılmayan alacaklar için daha sonraki dönemlerde şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün olmamaktadır. Bir alacağın dava safhasında olduğunun kabulü için, mahkemeye dava, icraya takip için dilekçe verilmiş olması, ancak gerek mahkemeye gerek icraya yapılan başvuruların ciddiyetle takip edilmesi gerekmektedir.
Bunun yanı sıra, 2004 sayılı İcra İflas Kanununun 143 üncü maddesinde “Alacaklı alacağının tamamını alamamış ve aciz vesikası düzenlenmesi için gerekli şartlar yerine gelmişse, icra dairesi kalan miktar için hemen bir aciz vesikası düzenleyip alacaklıya ve bir suretini de borçluya verir; bu belgeler hiçbir harç ve vergiye tabi değildir. Bu vesika ile 105 inci maddedeki vesika borcun ikrarını mutazammın senet mahiyetinde olup, alacaklıya 277 nci maddede yazılı hakları verir. Alacaklı aciz vesikasını aldığı tarihten bir sene içinde takibe teşebbüs ederse yeniden ödeme emri tebliğine lüzum yoktur. Aciz vesikasında yazılı alacak miktarı için faiz istenemez. Kefiller, müşterek borçlular ve borcu tekeffül edenler bir miktar için vermeye mecbur oldukları faizlerden dolayı borçluya rücu edemezler. Bu borç borçluya karşı aciz vesikasının düzenlenmesinden itibaren yirmi yıl (20) geçmesiyle zaman aşımına uğrar. Borçlunun mirasçıları, mirasın açılmasından itibaren bir sene içinde alacaklı hakkını aramamışsa, borcun zaman aşımına uğradığını ileri sürebilir...” hükümleri yer almaktadır.
Dolayısıyla, aciz vesikası, alacağını tamamen alamamış olan alacaklıya, ödenmeyen alacak miktarı için talep üzerine icra dairelerince verilen bir belge olup, bu belgenin verilmesi ile alacaklının alacağı son bulmamakta, hatta alacaklının durumu kısmen kuvvetlendirilmiş olmaktadır. Başka bir deyişle aciz belgesi İcra İflas Kanununun 68 inci maddesi anlamında borç ikrarını içeren bir belge mahiyetindedir. Bu nedenle bir alacağın aciz belgesine bağlanmış olması, alacağın gelecekte tahsil edilme imkânını ortadan kaldırmamaktadır.
Buna göre, dava veya icra takibine başlanıldığı hesap döneminde karşılık ayrılmayan alacaklar için daha sonraki dönemlerde şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün bulunmadığından, icra takibine başlanıldığı hesap döneminden sonra icra dairesince talebiniz üzerine, başvurunuza eklenen (borçlunun adresinde hacze gidildiğine, adreste olmadığına, bu nedenle borçluya ait menkul bulunamadığına, yapılan her hangi bir tahsilat olmadığına ilişkin) derkenar ve eki haciz tutanağına istinaden, bunların temin edildiği hesap döneminde, söz konusu takibe konu alacaklar için şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün bulunmamaktadır.
…
Kaynak: GİB Özelge Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. karenaudit veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.